13 Ocak 2009 Salı

TEKERRÜR

Ne kadar derin çizdin...
Bilmek için geri dönüp bakman gerekirdi...

Kimsin sen?
Ölümün ne demek olduğunu bilmediğim zamanlarda ölen çocukluk arkadaşım mı?
Ayrılığın ne demek olduğunu bilmediğimde tayinle uzaklaştırıldığım şehir mi?
Giderken çok üzüldüğüm ama şimdi görsem tanımayacağım dost mu?
Karatahtaya adımı yazan ve içime ilk suçluluk duygusunu kazıyan sınıf başkanı mı?
İçimdeki anlaşılmaz heyecanı körükleyen -ve zannediyorum insanoğlunda sadece bende olan- hormon mu?
Bilmiyorum...
Ama her neysen hayatımı yönetiyorsun...
Mutlu olduğum zamanlarda içimdeki tedirginlik, mutsuzluğumdaysa hakettiğimi düşündüren.
Nedir rolün, beni böyle yapmaktaki doyumun?..
Ama derin çizgimsin ya işte hep beni bozan, yalnızlığımı yapıştırıyorsun sonunda alnıma oooh ohhh, 60 70 80 90 yüüüüüz diyerek...

Bilirim hayatta her şey yer değiştirir, bakışlar, zevkler, beğeniler, duygular... Esnekliği marifet saydım bu yüzden, ama sabahları uyandığında bile esneyemeyen çok insan gördüm. Bu beni kararsız tanıttı.
Her zaman elimdekini gönlümce vermek istedim hesapsız, ki yaptım da. Bu beni bazen enayi, bazen iyi, bazen gizli, bazen kolay yaptı...
Açtığın çizgiden yer yaptı diğerleri gittikçe derinleşiyor, sürekli kaşınıyor. Çok kötüsün çünkü kendime olan güvenimi almışsın benden. Nasıl olabilir yaşadığım bir şeyi güzele çevirmek kendime güvenim olmadan? Oldu ki döndü güzele nasıl berbat etmeden devam edebilirim?

Bir hayatım var ve sen yönetiyorsun. Çok adisin! Kimseye açıklanamayacak kadar karmaşıklaştı herşey sayende...
Tek aklıma gelen çözüm baştan başlamak ama biliyorum ki o da yalan çünkü iki elin yakamda.

Ve bu gece bu anlamsız şehirde sen benim bilinmeyenim, sol kulağımdaki ağrıyı tetikliyorsun. İçtiğim şarap yetmiyor. Hayatımı bir dönüm noktasına getirdin ve kollarını göğsüne bağlayıp Nuri Alço kahkahaları atarak seyrediyorsun eserini. Biliyorsun çünkü her şeyin tekerrür edeceğini...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder